Said Nursi ve Özgürlük

İslâmiyet, sair dinlere kıyas edilmez. Bir müslüman, İslâmiyetten çıksa ve dinini terketse, daha hiçbir Peygamberi kabul edemez; belki Cenâb-ı Hakkı dahi ikrar edemez ve belki hiçbir mukaddes şeyi tanımaz; belki kendinde kemalâta medar olacak bir vicdan bulunmaz, tefessüh eder. Onun için İslâmiyet nazarında, harbî kâfirin hakk-ı hayatı var. Hariçte olsa, musalâha etse; dâhilde olsa, cizye verse; İslâmiyetçe hayatı mahfuzdur. Fakat mürtedin hakk-ı hayatı yoktur. Çünkü vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimaiyyeye bir zehir hükmüne geçer. Halbuki Hristiyanın bir dinsizi, yine hayat-ı içtimaİslâmiyet, sair dinlere kıyas edilmez. (Mektubat, Yirminci Mektup, s. 423)

Uslup takıntısı

Fazıl Say’ı twitter hesabında paylaştığı bir hakaret ifadesinden dolayı cezalandırmak isteyen despotları eleştiren, “Salakları, Mukallitleri, Müritleri koruma yasası TCK/216 ve Özgürlük” başlıklı videomla ilgili bir tepkiye verdiğim cevap: MUSTAFA: Baştan sona izledim.. Tespitler doğru.. Aradaki uslub arızaları dışında. EDİP: Uslup arızası? Herkes uslubiye mamakında nezaket yarışında… Ev yanıyor, ama uslubiye makamında şarkılarla usul usul uyutulmuş halk suyu sağdan mı soldan mı, hangi renk kovayla taşıyacaklarını tartışıyor :) Kovamda delikler (mantık veya bilgi hataları) varsa buyrun o delikleri gösterin de tıkayayım. Ama bırakın sağ sol hikayelerini, kovamın rengini! Usluba takılmanın sırası değil. Uslubuna göre konuşup halkı aptallaştırıp kandıran belamlara ve politikacılara karşı halkı uyaranlar niye aynı uslubu kullansın? Çıplak kralın “görünmez elbisesine” ve usulüne göre “elbise diken” sahtekar terzilere karşı “kral çıplak” diye bağıran çocuk, çıplak kralı ve şarlatan terzileri sukunet ve huşu içerisinde hipnozlanarak seyreden kalabalıkların nazarında “edepsizlik” yapmakla suçlanır ilk başta. Ama usulune aykırı haykırış onları daha iyi uyandırır.

Ezberci öğrenim sistemi

Evet; İslam Tarihi dersi benden alınmıştı! Neden? Gözbebeğimden sakındığım öğrencilerimi, verdiğim dersle böldüğüm için! İsnat çok ağırdı. Talebim üzerine Dekanlık, Bölüm Başkanına resmi bir yazı gönderdi. Kısaca kendisine dedi ki; “gerekli işlemleri yapmak üzere fakültemiz öğretim üyesi Ali Galip Baltaoğlu’nun öğrenciyi derste böldüğüne dair isnadınızın delillerini dekanlığımıza gönderin” Gizli kapaklı rapor yazanlar açısından ortalık karışmıştı. Muhtemelen yazıyı yazan bölüm başkanı, dekanın kendini zor duruma düşürmek için böyle bir yazıyı yazdığını düşünüyordu. Çünkü bugüne kadar işleri böyle yürütmüş, insanlar aleyhine kişilik haklarına saldırı niteliğinde raporlar yazmıştı. Gıyapta ve kişiden gizli olarak gerçekleştirdiği bu eylemlerden dolayı da o güne kadar kimse kendisine ne yapıyorsun dememişti! Yaptığı şey her neyse işinin bir parçasıydı! Belki de asıl işi buydu ve geldiği yere, böyle emek mahsulü rapor ve yazılarıyla gelmişti, bilemiyorum. O yaptığı eylemde bilim adamlığına ters bir şey görmüyordu. Şimdi dekanın yazdığı bu resmi yazı da ne oluyordu? Niye bu iş açığa çıkartılıyordu?