
Kör Saat Gözlemcileri veya Peyniri Koklamak:
Evrimde Akıllı Tasarım için Akıllı bir TartıÅma
Edip Yüksel
(Orijinalini İngilizce yazdıÄım ve Quran: a Reformist Translation kitabının son bölümüne eklediÄim, Blind Watch-Watchers or Smell the Cheese: An Intelligent and Delicious Argument for Intelligent Design in Evolution adlı makalemin çevirisidir. Bu makaleyi gönüllü olarak çeviren ve ilk müsveddesini hazırlayan A. Gaffar Kaymakçı’ya ve Ensar Ãzümcü’ye teÅekkür ederim.).
Hatırlatma: EÄer vaktiniz azsa ve sabırsızsanız konuya ısındırma amacını güden giriÅ bölümünü atlayabilir ve YaratılıŠbaÅlıklı bölümden baÅlayabilirsiniz. EÄer iÅiniz baÅınızdan aÅkınsa ve asabiyseniz o zaman Sanırım o, Saate Bakan bir Kör baÅlıklı bölümden baÅlayabilirsin.
Tersinden baÅlayalım. Ãnce, taslak aÅamasındayken bazı arkadaÅlarımın ve okurların bu makaleye gösterdikleri tepkileri alıntılayacaÄım. Konuya bu alıntılarla baÅlayarak sizi etkilemeyi ummuyorum, ama size felsefi ve bilimsel bir tartıÅma sunmadan önce bu makalenin kalitesine dair kafanızı karıÅtırmayı umuyorum. AldıÄım karıÅık tepki bana Åunu öÄretti: okuyucularımın çoÄunluÄu, gözlerini kapatacak ve bu fil gibi makalenin gövde, kulak ve kuyruÄuna dokunacaklar ve önyargılarının kaleydoskoplarında çarpıtarak algılayacaklar. Bu makaleyi, bazen kullandıÄım muzip dile ve ikincil örneklere fazla takılmadan okuyabilecek Åanslı azınlık için yazdım; onlar hem saati hem de saatçiyi bu harfleri görebildiÄiniz kadar açık Åekilde görecekler. İÅte bu geribeslemelerden bir örnek:
“Bilimsel ve felsefi olduÄu kadar çok da hoÅ… KarmaÅık bir konuyu anlatmak için basit bir mantık kullanıyorsunuz ve bu büyük bir sanattır.” (Ali Bahzadnia, MD., Endokrinolojist arkadaÅım, ABD)
âPeynirleri sevdim!â. (Mark Sykes, PhD, J.D. Roketbilimci, hukukçu iki doktoralı arkadaÅım. Tucson, Mars ve ötesi).
âİlginç ve düÅündürücüâ¦â (Megan C. PhD, Biyokimyacı, USA, ArkadaÅım deÄil)
âİddiaların insanoÄlunun, tüm canlı ve çoÄalan organizmaların varoluÅuna karÅıdır. Biz bedensiz varlıklar olarak Tanrıânın kâbusu deÄilsek, senin iddiaların saçmalıktır. Evrimin çok basit ilkelerini tekrar çalıÅmanı öneririm. Bu makalenin verdiÄi fikirden daha iyi bir zihne sahipsin. Asıl problem, evrime karÅı olmanda deÄil; problem olan âsaman adamâ yöntemini kullanarak tartıÅmanda⦠Yeniden dene ve biraz daha bilimsel olsunâ¦â (David Jones, PhD., Psikolog/eÄitimci ateist arkadaÅım, USA)
âMakalenizi bu akÅam okudum ve çok hoÅlandım. Makale antropik ilkeye farklı bir gözle bakıyor ve birçok yönden onun yeniden ifade ediyor…â (Oben Candemir, MD. Göz doktoru arkadaÅım, Avustralya).
âAlakasız bir bilim dalı! Kasları incelemek için ya da fosillerin, genlerin, enzimlerin ve hormonların düzensiz ayrıntılarını araÅtırmak için felsefe uygun bir alan deÄil. Bilimsel bir tartıÅmaya hukukçular katılırsa tartıÅmanın ölüm ilanını vermenin zamanı gelmiÅtir. Alakasız Bilim Dalı! Yargılama yetkisi reddedildi!â (XYZ PhD, ABCâden eleÅtirmenim; ya da benim muzip Åüpheci kiÅiliÄim).
âBu bilimsel deÄeri olan bir makale deÄil. Ãünkü çoÄu iddia tamamen yanlıÅtır. Evrim YanlıÅlanabilir, mesela Statik fosil kayıtları ya da mutasyonun birikimin önleyecek bir yolun bulunması onu yanlıÅlayacaktı. Bilyelerin Mucizesi çok kötü bir örnekti. İki bilyenin toplam özelliÄi, bir tane bilyenin özelliÄinden çok farklı olmasa gerek. En uygunun hayatta kalması kısmında bir iÅe yaramaz, bilyeleri yere atmanın kısa dönemli sınırlı zamanlı bir olay içinde onları yok edecektir. XYZ ile biraz da olsa aynı fikirdeyim.â  (Fereydoun Taslimi, İŠadamı ve hayırsever, bir monoteist arkadaÅım, gerçekten iyi bir arkadaÅ, USA)
âTeÅekkür ederim ve baÅladıÄın için tebrik ederim.â (Mustafa Akyol, Evrime karÅı yaratılıŠtartıÅmasında bir köÅe yazarı arkadaÅım, Türkiye).
Büyük oÄlum ergenliÄe adım attıÄında, yaÅıtları gibi sesi ve yüzü deÄiÅime uÄradı. Onun çocukluktan ergenliÄe geçiÅini gerileme olarak betimleyerek Åakayla onu övdüm. âYahya, Seni tekrar bir prens yapacak öpücüÄü ne zaman alacaksın?â Kolejden mezun olana dek bir sevgilinden bir öpücük kabul etmemesini beklediÄimi çok iyi biliyordu. Ãpülmemesine raÄmen (bildiÄim kadarıyla), bir iki yıl içerisinde tekrar bir prense dönüÅmeye baÅladı.
Lütfen, â Bu herif evrim ve yaratılıŠtartıÅması baÄlamında mutasyon ve evrim kavramlarını bilmiyorâ diyerek bu lezzetli makaleyi kendinize haram etmeyiniz. Kibirli görünmek istemiyorum ama bunları ve daha fazlasını iyi biliyorum. Felsefe bölümünü bitirmeme ve hukuk alanında doktora yapmama raÄmen, sadece eÄlence olsun diye âEvrim Felsefesiâ adlı bir ders almıÅtım bir zamanlar. Ayrıca biyolojiden bazı yasal esinlenmeler elde etmeye çalıÅan ilk insanlardan biriyim. 1990âların ortasında, tuhaf baÅlıklara sahip bazı makaleler yazdım: âBiyoloji ve Hukukâ ya da âİnsan Haklarının Biyolojisiâ gibi… (O makaleler, fazla referans, sıkıcı dil ve uzun açıklamalar gibi özelliklere sahip âciddiâ makalelerden biri olmadıÄından, akademik bir dergiye uygun bir malzeme sayılmazdı. Bundan ötürü, onları kendi kiÅisel sitemde yayımladım : www.yuksel.org ). Dahası, bu konuyla ilgili çok sayıda sıkıcı ve heyecan verici kitap ve makaleler okudum.
Bundan dolayı, tartıÅmayı teknik olmayan bir dil kullandım. TartıÅmanın bilimsel detaylarını bilmediklerini bilen ama teolojik ve politik yansımaları olan bu tartıÅmalı konuda karar vermeleri gerektiÄine inanan genel okur kesimine hitap edecek düzeyde bir makale yazmaya karar verdim. (Bilmediklerini biliyor sananlara gelince onlara Sokrates bile yardım edemezdi.). Bu yüzden, tartıÅmanın bilimsel yönüne cahil milyonlarca insanın bu konuda alabildiÄine duygusal tartıÅmalara ve çekiÅmelere girdiklerine tanık oluyoruz. âİndirgenemez komplekslikâ onlara kompleks gelebilir ve Cambrian Patlaması adlı olayda aniden ortaya çıkan kompleks yaÅam formlarının, Nuh Tufanı ya da geçen yılki Emmyâs Ãdüllerinden daha az Åey ifade edebilir. Bir grubun tartıÅması âBoÅlukların Tanrısıâ mantıÄına dayanırken, bunlara karÅı çıkan grubun tartıÅması ise âTanrıâdan baÅka her Åeyâ mantıÄına dayanmaktadır. Darwinâin yanında bir ya da iki isimden daha fazlasını bilmeyebilirler. Mesela, Cicero, Hume, Paley, Mendel, Huxley, Johnson, Dawkins, Gould, Behe ya da Dembsky gibi isimler, doÄum gününde eÅek çenesiyle binlerce adamı öldürüp düÅmanlarının sünnet derilerini toplayan Samson gibi kurgusal karakterlerin veya İstanbulâun surlarına Osmanlı bayraÄını diken Ulubatlı Hasan gibi kahramanların hikâyelerini ezbere bilen bu gibi insanların akıllarında hiç bir kıvılcım oluÅturmayabilir. Bu isimler, İmamı Rabbaninin Mektubatını veya İhya-i Ulumuddinâi hatmetmiÅ olanlar için de çok fazla anlam ifade etmeyebilir.
Bu makale kutuplaÅmanın en duyarlı noktalarında tartıÅmanın karmaÅıklıÄını azaltmak amacını gütmektedir. ZıtlaÅan ve fanatikleÅen grupları birbirine yakınlaÅtırmasını umuyorum. Sandviçin en lezzetli kısmı genellikle ortadaki kısmıdır, bu tartıÅmada doÄru da ortada bir yerlerdedir. Evrim tartıÅmasında devrime baÅlamanın ve çöreÄin içindeki peynirin kokusunu almanın zamanıdır.
YaratılıÅ
Hepimiz bu gezegendeki maceramıza acımasız bir yarıÅmanın küçücük Åampiyonları olarak baÅladık. Genetik programımızın yarısı kurbaÄa yavrusuna benzeyen bir spermdi. Umarım ki hayatımızın baÅlangıcı bazı kahkaha ve karÅılıklı sevgi dolu öpücüklerle eÅzamanlı idi. Vajinadan baÅlayan ve bir kalemden çok uzun olmayan tüp içerisindeki bir gün süren uzun bir maratonun sonunda servis boyunca ilerleyerek sonunda diÄer yarımızla buluÅarak hayata ödülünü veya mahkûmiyetini kazandıÄımız dölyataÄına ulaÅmıŠoluruz. (Biliyorum, bu makalenin yazarı bir bayan olsaydı bunun tam tersi de anlatılabilirdi: âGenetik programımızın yarısı, yumurtalar halinde beklerken…â diye baÅlayabilirdi.). Seçilen kadının yumurtalarından birine ulaÅtıktan sonra, Åampiyon spermler olarak çoÄumuz yumurtaları bencilce sahiplendik ve milyonlarca kardeÅimizi ölmeye mahkûm bıraktık. BeÄensek de beÄenmesek de, biz hayata bencil genler olarak, bizden biraz yavaÅ olmalarından dolayı milyonlarca kardeÅimizi ölüme mahkûm ederek baÅladık. Biz genelde tarih boyunca kendilerini zafer kazanmıŠkahramanlar ve fatihler olarak övünen katillerin çocuklarıyız. Biz Kabilâlerin çocuklarıyız; bizler, makro ve mikro dünyaların her ikisinde acımasız savaÅlarda saÄ kalanlarız.
Evet, organik roketlerimiz organik gezegenlerimizi vurduktan sonra zigotlara dönüÅtük ve annemizin karnında 266 günlük geliÅimi, umulur ki mutasyonsuz bir geliÅimi, baÅlattık. Adenin, Sitozin, Guanin, ve Timin adlı dört bazın dilinde kodlanan yaklaÅık altı milyar DNA molekülü bir buçuk kiloluk insan beynini yaratır. Bu peltemsi organın tasarımı, bir paradox olarak hala bizzat kendisine gizlidir.
Her yerde evrim vardır: genlerde ve organlarda; yıldızlarda ve gezegenlerde… En küçük organizmadan insana kadar, her Åeyde⦠Bir zamanlar Heraklitus adında bir Yunanlının dediÄi gibi, âHer Åey deÄiÅir ama deÄiÅimin kendisi hariç.â Belki Tanrıâyı, matematiÄi ve hatta evrensel yasaları bu ilkenin haricinde tutmak isteyebilirsiniz ama bu gerçeÄi inkâr edemezsiniz. Grip virüslerinin mutasyonu çok iyi bilinen bir gerçektir. Mikroplar mutasyona uÄruyor ve antibiyotiklerle hayatta kalan mikroplar ise saÄlık endüstrisinde büyük endiÅeler yaratıyor. Organizma küçüldükçe ve basitleÅtikçe, daha çok tür sahibi oluyorlar. Sadece bu küçük gerçekler tür içi evrimi gösteren yeterli delillerdir.
Evrim teorisi, gezegenimizdeki hayatın baÅlangıcı ve yaÅamın çeÅitliliÄi üzerine birçok soruya parlak açıklama getirmesine raÄmen, birçok soruya getirdiÄi açıklamalarda ise baÅarısız kalmıÅtır. Dahası, teori, bazılarına göre iyi bir bilimsel teorinin önemli karakteristiklerini içermemektedir; örneÄin yanlıÅlanabilir olmadıÄı ileri sürülüyor. Her iki tarafı dinleyelim:
-         Neden o hayvan yaÅamadı?
-         Ãünkü o çevreye uymadı.
-         Nereden biliyorsunuz çevreye uymadıÄını?
-         Ãünkü yaÅayamadı. EÄer uysaydı, yaÅayabilirdi; EÄer yaÅasalardı onlar çevreye uymuÅ olacaklardı.
-Â Â Â Â Â Â Â Â Â Ne? EÄer U ise Y veya Y ise U mu?
-         Hayır, EÄer U ise Y ve Y ise U.
-         Vay canına!
Bir baÅkasını deneyelim:
-         Evrimin yanlıÅlanabilirliÄine dair bir örnek verebilir misin?
-         Tabii! Mesela, A ve B bakteri popülasyonları düÅük düzeydeki X zehirli maddesine maruz bırakıldıÄında, Xâe dayanıklı bakteriler zamanla çoÄalacaklardır.
-Â Â Â Â Â Â Â Â Â Ne var bunda?
-         Deney çalıÅmaktadır ve hipotez doÄru olarak Aânın üstesinden gelebileceÄini Bânin gelemeyeceÄini tahmin etmektedir. Evrim için baÅarı ya da baÅarısızlık mı?
-         Hipoteziniz iddia ettiÄiniz gibi yanlıÅlanabilir deÄil.
-Â Â Â Â Â Â Â Â Â Neden?
-         Ãünkü o bir döngüdür ve âdüÅükâ kelimesi çok öznel kalmaktadır.
-         Nasıl?
-         âSahip oldukları güçten dolayı ölmeyenleri hayatta kalacaktırâ tezinden baÅka bir delili olmayan bir döngüdür. EÄer hiçbirisi hayatta kalmazsa, dayanıklı bakteri kalmadıÄını kolayca iddia edebilirsiniz. Dahası, âdüÅükâ kelimesi sorudaki olaydan önce tanımlanmamıÅtır. EÄer hiçbirisi hayatta kalmazsa bunu yüksek olarak niteleyeceksiniz, eÄer hayatta kalmayı baÅarırsa bunu düÅük olarak niteleyeceksiniz. Dahası, sizin ifadenizdeki bakteriye baÄlı tahmin gücü  âSevgili Emine, sen bir erkek ya da bir kız çocuk doÄuracaksınâ cümlesindeki tahmin gücüne yakındır.
-         Ama ya Akıllı Tasarım iddiası? O yanlıÅlanabilir mi?
-         Hayır. VerdiÄiniz âPek de akıllı olmayan tasarımâ örneklerinin her biri için, akıllı tasarım taraftarları Åöyle karÅı çıkabilir: âGeçmiÅte, insanlar Åu ya da onun için aynı Åeyi söylediler. Ancak, amaçları ve iÅlevleri hakkında daha çok bilgi edindiÄimizde onların gerçekten akıllı tasarımlar olduÄunu öÄrendik. Mesela, yıllar önce bili madamları, baÅaklardaki tane sayısını arttırmak için kılçıkları genetik müdahale ile elemeyi düÅündüler.  Onları gereksiz bir enerji ve madde israfı olarak gördüler. Kılçıkları olmayan baÅaklar üretmeyi becerdiler. Ne var ki, kılçıksız baÅak veren tohumları bir tarlaya ekip sonucu görmek istediklerinde onları hayrete düÅüren Åu gerçeÄi öÄrenmiÅlerdi: Bu kılçıkların önemli bir görevi vardı; baÅakları kuÅlardan koruyorlardı. Ãyleyse, görünürdeki kusurların arkasındaki sebepleri iyice araÅtırmalıyız.â
-         Peki, doÄuÅtan gelen sakatlıklar? Normal dıÅı mutasyonlara ne demeli?
-         Akıllı tasarımı savunanlar bu kusurları Åöyle açıklayabilir, âKusurlar, tasarımı zıtlarıyla vurgulamak için vardır. Kusurlar var olmadan, biz tasarımı bilemezdik, takdir edemezdik. Akıllı tasarımın tek bir örneÄinin var olması akıllı bir tasarımcının var olduÄunu göstermeye yeterlidir. â.
Ya da evrim teorisinin özel olaylarda kestirimci gücünün olmadıÄı tartıÅılabilir:
-         Ormanlarda avlanmaktan vazgeçen ve ofislerde sandalyelerine yapıÅan insanoÄlunun son yüzyıllarda geçirdiÄi bu ekolojik deÄiÅim ileride top gibi inekler seçecek mi?
-Â Â Â Â Â Â Â Â Â Top gibi inekler?
-         Evet, enine geniÅleyen zeki ama atletik olmayan yaratıklar, yani!
-         Duruma göre deÄiÅir…
-         Sonunda insanoÄlu kanatlara sahip olacak mı?
-         Duruma göre deÄiÅirâ¦
-         X-Box veya Playstationâa tutkun oÄlumun torunlarımın parmakları oynaya oynaya sonunda sosis boyutunda hızlı ve öfkeli çalıÅan dev parmaklara dönüÅecek mi?
-         Duruma göre deÄiÅir…
-         Kediler uzaktan kumandayı kullanmasını bilecekler mi?
-         Duruma göre deÄiÅir…
-Â Â Â Â Â Â Â Â Â Vaaov!
Evrim teorisinin birçok yandaÅı evrim teorisinin bir bilimsel teorinin karakteristiklerini tamamıyla taÅıdıÄını iddia etmektedir. Teorinin yanlıÅlanabilirliÄi ve kestirimci gücü konusunda eleÅtiri yöneltenlerin iddiaları haklı olsa bile, evrim teorisi milyarlarca insanın inandıÄı yaratılıŠhikâyesinden daha bilimseldir çünkü bu gezegendeki yaÅam formlarının çeÅitliliÄi ve karmaÅıklıÄı üzerine tutarlı, sıkı, ileriye dönük ve doÄrulanabilir bir açıklama sunar. Bu makaledeki tartıÅmam bu noktaya dayanmıyor. Evrim teorisinin epistemolojik deÄeri ne olursa olsun, akıllı tasarımın varlıÄının apaçık bir gerçek olduÄunu tartıÅacaÄım.
Sanırım o, Saate Bakan bir Kör Gibi
Bir maymunun Shakespeare ya da Richard Dawkinsâin çalıÅmasını daktiloda yazmasının imkânsız olduÄunu ileri süren yaradılıÅçıların bu klasik iddiasını çürütmek için alfabenin İngilizce 26 harfini ve ara tuÅuyla beraber 27 tuÅu kullanarak geliÅigüzel bir çalıÅmanın yapılması için ihtimal hesaplarının yapılması gerekmektedir. Hamletâin 28 karakterli âMETHINKS IT IS LIKE A WEASELâ (SANIRIM O BİR SANSAR GİBİDİR) cümlesini geliÅigüzel olarak yazabilmesi için 28 tuÅ vuruÅunun 27ânci kuvvetini alacaktık, bu da 1 ile 10,000 milyon milyon milyon milyon milyon gibi büyüklükte olan acayip bir sayı olacaktı. GeliÅigüzel varyasyonun tek adımlı seçimi yerine, Dawkins bize kümülatif seçilimi kullanan bir bilgisayar programını önermektedir. Bilgisayar geliÅigüzel 28 karakter oluÅturur ve hedefteki cümleye en uygun olanını seçer, SANIRIM gibi…
âAynı bilgisayar aynı oranda çalıÅma hızıyla, kümülatif seçilim yerine tek basamaklı seçilime uygun iÅlemle çalıÅsaydı hedef cümleye ulaÅmamız zaman açısından büyük bir fark gösterecekti: yaklaÅık olarak bir milyon milyon milyon milyon milyon yıl alacaktı. Bu kâinatın oluÅumundan daha uzun bir zaman demektir. Hâlbuki aynı iÅlem geliÅigüzel ama kümülatif seçilim sınırlamasıyla yapılsa alınacak zaman, genellikle insanların anlayabileceÄi bir süre tutar: 11 saniye ile öÄle yemeÄi vakti arasındaki süre kadar⦠EÄer evrim süreci tek basamaklı seçilime baÄlı kalmıŠolsaydı, bu süreç hiçbir yerde gerçekleÅmeyecekti. Aksine, eÄer doÄanın kör güçleri tarafından kurulmuÅ olabilecek kümülatif bir seçilim için gerekli koÅullar oluÅturulmuÅ olsaydı, tuhaf ve mükemmel sonuçlar alınabilirdi. Gerçekten de gezegende olan biten tam olarak bundan ibarettir ve biz en acayip veya en harika olmasak da o sonuçların son örneklerinden biriyiz.â (Richard Dawkins, The Blind Watchmaker, Norton, 1987, s.49)
Kendisini iyi ifade eden zeki bir bili madamı olan Dawkins bu programın oluÅması için gerekli olan birçok gerçeÄi ve olayı göz ardı ediyor ve hiç söz etmiyor. ÃrneÄin, cümledeki karakterlerin sayısı, geçiÅ orantıları, bilgisayar programcısı, karakterleri seçen program, iÅi gerçekleÅtiren enerji, enerjinin üretimi ve daÄıtımı, karakterlerin varlıÄı, zaman ve mekân, varoluÅun ve yasaların sürekliliÄi, vesaire… İzleyen sayfada Dawkins, bilgisayarda ürettiÄi SANIRIM örneÄi ile yaÅayan evrim iÅlemi arasında Åu ayırımı yapar: Â
âEvrimin uzun dönemli amacı yoktur. Her ne kadar insanlar, amaçlı olan bir evrimin ürünü olduÄumuz biçimindeki saçma sanı ile avunuyorlarsa da, uzun vadeli bir hedef, bir seçilim için kriter olarak hizmet edecek mükemmel bir model yoktur⦠âWatchmakerâ yani kümülatif doÄal seçilim, geleceÄe karÅı kördür ve uzun-süreli bir amaca sahip deÄildir. â (Id p.50).
Ancak Dawkins, evrimin nasıl olduÄunu göstermek için tasarladıÄı bilgisayar programında o seçilim için bir hedef ve kriter belirleyerek kendi zekâsını ve teleolojik amacını kattıÄını itiraf etmektedir. BaÅka bir ifadeyle, Dawkins programını gerçekleÅtirmek için gerekli olan önemli birçok varlıÄı ve olayları yok saydıktan sonra yok saydıklarına zekâsını, amacını ve seçilim kriterini katarak oluÅturduÄu bir bilgisayar programı tasarlar ve iÅin acayibi o programı, zekâsız, amaçsız ve kritersiz olduÄunu iddia iddia ettiÄi bir Åeyi açıklamak için vermektedir.
YaÅamı kör bir sürecin çalıÅması olarak tanımlayan Dawkins daha büyük bir probleme sahiptir aslında: teorisi ve ulaÅtıÄı felsefi sonuç bilinç ıÅıÄından yoksundur. Bazı benzer misaller kurarak açıklayayım. EÄer Åimdi acilen Humeâa sıÄınmak ihtiyacını duyarsanız, bu misalleri, en iyi açıklamaya yönelten mantıÄı açıklamak için verdiÄimi hatırlatırım. (Hume’in benzer/misal/analoji yoluyla yapılan tartıÅmalara yönelttiÄi eleÅtirisine yönelik kısa ama makul bir eleÅtiri olarak Elliot Soberâin Biyoloji Felsefesi makalesini tavsiye ederim.)
Montaj Hattı, Enayi ve Kör
Farz ediniz ki, biz tamamıyla otomatik yakıt-hücreleriyle (fuel cell) çalıÅan otomobil üreten bir montaj hattı inÅa ettik. Bu hat bir uçtan çelik ve plastik gibi hammaddeleri alsın, bilgisayarlar ve robotlar tarafından iÅletilen bu montaj hattını geçtikten sonra, diÄer uçtan da otomobiller çıkarsın.
Åimdi de Åunu varsayalım: izole edilmiÅ bir ormanda yaÅayan ilkel bir kabileden iki kiÅiyi getirdik ve çıkıŠkapısının önüne yerleÅtirdik. Arabalardan bir tanesi montaj hattından çıktıktan hemen sonra, siz arabaya girer ve onu sürersiniz. Sonrasında durup o ikisinin reaksiyonu izliyorsunuz. SaÄdaki adamın hareket eden yaratıktan bir hayli irkildiÄini ve bir kaç saniye içerisinde öylesine olaÄanüstü bir yaratık yaratarak ona mucize gösterdiÄi için Tanrıâya teÅekkür ettiÄini görürsünüz.
Åimdi soldaki adamın daha meraklı ve maceracı olduÄunu varsayalım. O çıkıŠkapısının ardında neler döndüÄünü merak eder. Bir kaç denemeden sonra, odayı gören bir açıklık bulur. Bazı robotların arabanın üzerine boya püskürttüÄünü görmektedir. Boyaya dokunur ve sıvı olduÄunun farkına varır. Gözlemden sonra adam geri gelir ve saÄdaki inanan adamla gördüklerini paylaÅır. âBu yaratıÄın üstündeki parlak Åey katı deÄildir. Aslında katı yüzeyin üstüne ince bir Åekilde püskürtülmeden önce sıvıydı.â Ama yönünü belirleyen bu yuvarlak Åey neyin nesi ve onu hareket ettiren güç nedir? Meraklı adam çok sayıda geziler yapar montaj hattının diÄer odalarına ya bir demirle zorlayarak ya da Åansı yardımıyla bir delik bularak girer… Binaya giren ham maddelerin kalıplara döküldüÄünü ve yaratıÄın gittikçe basit parçalardan oluÅmaya baÅladıÄını öÄrenir. Mesela; kapıların robotik ellerle menteÅelendiÄini görmüÅtür. Hatta kapının menteÅe pimi etrafında nasıl da usulca döndüÄünü öÄrenince heyecanlanır. Montaj hatlarının bazı safhalarını açıklamak üzere bazı odalara girememesine raÄmen, basit hammaddeden karmaÅık bir yapının, otomobil adındaki canavarın ortaya nasıl çıktıÄı konusunda iyi bir bilgiye sahip olur. Montaj hattının nasıl çalıÅtıÄına ait bazı fikirler elde ettikten sonra, meraklı adam içerisine giremediÄi odalarda neler olduÄunu aÅaÄı yukarı tahmin eder. DıÅardaki inanan adam is, hala ruhani bir hayranlıÄın sarhoÅluÄunu yaÅamaktadır ve meraklı adamın buluÅlarından etkilenmez⦠Meraklı adamın montaj hattındaki bazı deÄiÅimleri ve olayları açıklayamadıÄını bahane ederek meraklı adamın teorisinde bir problem olduÄunu ileri sürer: âGörüyorsun, bu yaratıÄın yaratılıÅındaki kutsal sırrı ve eli görmezden gelemezsin!â
İnanan adam bu yaratıÄı Her Åeyi Bilen ve Her Åeye Kadir olan bir Yaratıcının ya da Akıllı bir Tasarımcının bir saniyede ya da en kötü altı saniyede çelik ve plastiÄin birleÅimiyle yarattıÄını iddia eder. İnanan adam daha da ileriye gider ve arkadaÅı meraklı adamın kâfir bir inançsız olduÄunu iddia eder. DiÄer taraftan meraklı adam bu odalarda hiç bir Åey görmediÄi için, Her Åey Tanrıdan ya da Akıllı Tasarımcı diye bir Åey olmadıÄını iddia eder. Dahası, meraklı adam tekerlekli yaratıÄın evrimi hakkındaki olayların bilgisine sahip olduÄu için övünür ve inanan arkadaÅının yaratıkların evrimi üzerine özellikle halka açık olan yerlerde ve çocukların önünde fikir beyan etmesi kısıtlanması gereken saplantılı bir kaçık olduÄunu iddia eder.
Neden Tanrıâya inananların çoÄu Oânun yarattıklarındaki deneysel delilleri görmezden gelirken deneysel deliller üzerine çalıÅanların çoÄu akıllı çıkarsamaları görmezden gelir? Evrim ihtilafındaki gruplar karÅıtlarını bu iki karakterden biri olarak görebilirler, ama belki hiçbirisi kendisini bunlarla tanımlamayacaktır. O zaman, hikâyemi deÄiÅtirmeme izin verin. İnsan karakterler yerine bazı bilyeler kullanacaÄım.
Bilyelerin OlaÄanüstü Hünerleri
EÄlenceli düÅünsel bir deneye ne dersiniz? Milyonlarca cam misket dolu devasa bir kutumuz var. Farklı renklerde, farklı Åekillerde ve boyutlarda bilyeler⦠Siz ebedisiniz, sonsuz sabırlı ve meraklı bir gözlemcisiniz. Kutu, çok büyük bir oda içindedir ve her dakika bu kutu bir makina tarafından eÄilmekte ve bilyeler boÅ zeminin temiz ve düz yüzeyine dökülmektedir. Kutuyla, makinelerle ve onların izlediÄi basit yasalarla ilgilenmediÄinizi varsayalım. Siz sadece bilyelerin macerasıyla ilgileniyorsunuz. Her seferinde, bilyeler geliÅigüzel Åekiller oluÅturmakta ve iÅlemin sonunda tekrar kutuya geri konmaktadırlar. Dökme ve toplama iÅlemi tekrarlanırâ¦
Bu iÅlemin milyonlarca yıl, trilyonlarca defa kategorik olarak herhangi bir farklılık meydana getirmeden defa devam ettiÄini varsayalım. Ama özel anda, yere daÄılan bazı bilyeler bir araya gelirler ve birbirine baÄlanırlar. Onlar grup olarak diÄer bilyeler arasında kıvırarak yol alırlar. Milyonlarca yıl sonra, bu bilyeler topluluÄu sıçramaya baÅlarlar ve diÄer bilyeleri de kendilerine benzeterek çoÄalmaya baÅlarlar. Hatta bazıları sizinle konuÅmaya baÅlar. Sizler Åimdi hikâyenin geri kalanını hayal edebilirsiniz, bilyelerin olaÄanüstü serüvenini.
Sınırsız sayıda denemeler sonucu bunlar gerçekleÅebilir mi? EÄer cevabınız âHayırâ ise, neden hayır? Ãünkü onlar sadece bir cam parçası mı? Camdan bilyelerle atomların arasındaki fark nedir?  Cam bilyeler kümesiyle moleküller arasındaki fark nedir? Bu fark niye? Niye? Eee, Åimdi bir soru üzerine düÅünmeye, en parlak bilim adamlarından bazılarının bile her nasılsa kör kaldıÄı cevapları bulmaya hazırsınız. Åimdi, her Åeyde, türler arasındaki evrimin de dâhil olduÄu evrimin her basamaÄında Akıllı Tasarımın ıÅıÄını görmeye hazırsınız. Peyniri kokusunu alıyor musunuz? Henüz deÄil.
Hidrojendeki Deha Â
Åimdi kutudaki bilyeleri bir yana bırakalım ve en basit atom olan Hidrojene odaklanalım. Bilirsiniz ki Hidrojen atomu çekirdeÄinde bir tane proton ve kabuÄunda bir tane elektron bulundurmaktadır. Nötronu yoktur. Nötron içerene Deuterium denir ve çok daha azdır. Her atomun yapısı çok karmaÅık ve kusursuz tasarıma sahip olmasına raÄmen, atomlar, bir çocuÄa bilyeler nasıl görünüyorsa kör saat gözlemcisi olan evrimcilere de öyle görünüyor.
Yıldız kütleleri çoÄunlukla Hidrojen atomlarından meydana gelmiÅtir. İki hidrojen atomu (Deuterium ve Tritium) birleÅtiÄinde biraz enerji ve parçacıklar yayarlar ve bu iki Hidrojen atomu Helyum atomuna dönüÅürler, elementlerin periyodik tablosunda farklı bir âtürâ oluÅtururlar. Biliyoruz ki, Hidrojen ve Helyum atomları farklı karakteristiklere sahiptir ve farklı Åekilde davranırlar ve diÄer atomlara karÅı ilgileri farklı olmaktadırlar. İki çiviyi ya da bilyeyi yan yana getirdiÄinizde ya da eritip birleÅtirdiÄinizde (füzyon) farklı bir Åekilde davranmazlar; onlar hala neyse odur. Onların kütlesi ve yerçekimi kuvveti artabilir ama sadece bu kadar.
İki Hidrojen atomu füzyon edildiÄinde, Helyum hakkındaki bilgi onlarda baÅlangıçta ya da onların her ikisinin yapısında mündemiç olmalı. Deuterium ve Tritium diye adlandırılan Hidrojen izotopları, Helyumun karakteristiklerini yaratacak gerekli bilgiyi içermelidirler. Bilgi Füzyonun basıncıyla baÅlatılmıŠolabilir. İki Hidrojen atomu, Helyum olarak isimlendirilen atomun özel karakteristiklerinden baÅka, herhangi karakteristik yaratmayacaÄı için, her Hidrojen atomu aynı özel bilgiyi taÅımalıdır. Bundan dolayı, Helyum atomu Hidrojenin yapısında var olmalıdır. Helyum ve Hidrojenin füzyon edilmesi Lityumu yaratabilecekse, o halde Lityum hakkındaki bilgi de Hidrojenin içinde var olmalı. Aslında, aynı prensibe göre, Hidrojen atomu, periyodik tablodaki her elementin karakteristiÄini oluÅturan bilgilerin tümünü içermesini beklemeliyiz. Nitekim niteliksel deÄiÅime yol açan Åey protonların niceliÄindeki deÄiÅimdir.   Â
İki Hidrojen atomu bir Oksijen atomuyla molekül oluÅturduÄunda bildiÄimiz gibi hayatın temel bileÅeni olan suyu ortaya çıkar. DiÄer taraftan, iki Hidrojen atomu iki Oksijen atomuyla birleÅtiÄinde, canlı organizmaları öldüren güçlü bir zehir olan Hidrojen Peroksit molekülünü oluÅtururlar. Bundan dolayı, Hidrojen ve Oksijen atomları her iki molekülün bilgisini içermelidir. Onların doÄasında bulunan bilgi, H2O olarak birleÅtiÄinde Suya dönüÅmeli ve HÂÂÂÂÂÂ2O2 olarak birleÅtiklerinde ise Hidrojen Peroksite dönüÅmelidir. Oksijenin bilgisinin Hidrojende var olması gerektiÄini bildiÄimiz için, tüm kimyasal bileÅikleri ve molekülleri oluÅturan bilgiler her Hidrojen atomunda bulunmalıdır.
Roket bili madamı olan bir arkadaÅımın bu Hidrojen örneÄine karÅı çıktıÄını duyuyorum. Ãyleyse, o arkadaÅımın itirazını deÄerlendirmek için ana konudan biraz sapalım. (EÄer roket bili madamlarının farklı bir tür olduÄunu düÅünen prototip bir avam iseniz, o zaman bu bölümü atlayabilirsiniz ve âÃzet olarak …â ile baÅlayan paragrafa gidebilirsiniz.) :
âÃyleyse tüm matematik, 1 ve 1âin kombinasyonlarından dolayı 1 içinde mevcuttur ve 2ânin özelliklerinin 1âin içinde bulunması gerektiÄinden 1, 2âdir. Ama ayrıca 3.141592654, 1âin uzaydaki diziliÅlerinin farklı kombinasyonlarıyla elde edilir, bundan dolayı 3.141592654 sayısı 1âin içinde mevcuttur. Bence bu düÅünme biçiminde bir problem var. Birisi yalnız 1âden, 2âyi ya da diÄer sayıları  1âe uygulandıÄında biraz keyfi olabilen (bu örnekteki) kuralların uygulaması hariç sezemez. Tüm fiiller isimlerde mi mündemiç? Bu Åeyler, daha büyük bir baÄlamın parçasıdır, muhtemelen o baÄlamdan ayrılamazlar.â Â
Ne harika bir çürütme, deÄil mi? ArkadaÅım Hidrojeni, tek ve çift sayılara, asal sayılara, mükemmel sayılara, Fermat sayılarına ve matematiksel çok evlilikler sonucu doÄurduÄu sonsuz sayıya analık yapan ama bunlardan habersiz Åu bizim zavallı ve cahil 1 sayısına indirgeyerek elementler arasındaki farklılıÄı açıklamıŠoldu! İlginç olarak; bilim adamı arkadaÅım seçtiÄi örneklerin ikisini de yarı gerçek ve yarı insan aklının ürününden seçti: matematik ve dil. Galileoânun dile getirdiÄi gibi doÄanın dili matematikle yazılı olmasına raÄmen, doÄa, sayıların özelliklerini yansıtmaz. Evet, âbir tek sayıyla diÄer bir tek sayıyı toplarsakâ bir çift sayı olur, ama âbir tek sandalyeyle diÄer bir tek sandalyeyi toplarsakâ, âçift bir sandalyeâ olmazlar. Bir baÅka deyiÅle, sayıların özellikleri gerçek dünyada yansıtılmaz. Aynısı bizim kullandıÄımız gramer kuralları için de geçerlidir. (Bu konu üzerine, Daniel Kolakâın Lovers of Wisdomânda “2 sayısı nerededir? / Where is number 2″ baÅlıklı Pythagoras hakkındaki bölümü okumanızı tavsiye ederim).
Ãzet olarak, henüz yeni keÅfedilmiÅ olmayanlar da dâhil olmak üzere, milyonlarca organik ya da inorganik bileÅik, farklı kimyasal ve fiziksel karakteristikleriyle birlikte, evrenin en ufak yapıtaÅı olan Hidrojenin yapısında mündemiç olan bilginin materyalleÅmesinden baÅka bir Åey deÄildir. Geriye giderek, aynı nitelik iliÅkisi çoÄu atomaltı parçacık için de düÅünülmeli. Nitekim Herakles evrenin yapısının derinliklerine sinmiÅ olan esas yasayı akıllıca çıkarsamıŠve onu âlogos/bilimâ olarak adlandırmıÅtı.
YaÅayan ilk Hücre Büyük Patlama ile BelirlenmiÅti
Dahası, belirli oranlardaki belirli elementler kümesinin belirli bir kombinasyonu yaÅam dediÄimiz fonksiyonu ürettiÄi zaman, böyle bir olayın kural ya da yasaları, olay oluÅmadan önce olmalıdır. Bir baÅka deyiÅle, özel bir DNA parçasının nasıl davranacaÄını belirleyen yasalar ya da kurallar, hayat dediÄimiz fonksiyonları gösteren ilk hücrenin gerçekleÅmesinden önce oluÅmalıdır. Neden elementlerin belli bir kombinasyonunu içeren belli moleküllerin belli bir gruplaÅması bir hücreye ya da canlı bir organizmaya yol açsın? Kim belirledi öylesine sihirli bir konfigürasyonu? Hiçbir Åey, sadece Åans? Hayır, hiç Åansı yok! Hayır, rastlantıyla deÄil! Åans diye adlandırdıÄımız rastlantı yasaları yaratmaz. Aslında, Åansın kendisi olasılık yasalarına uymak zorunda. Kâinatı yöneten yasalar, Big Bangâin ilk anında meydana gelmiÅti. EÄer tüm malvarlıÄınız üzerine bir kumarhanede bahse girerseniz, çok büyük bir olasılıkla onu kaybedeceksiniz ve â matematik-özürlü insanâ yakıÅtırmasını hakkedeceksiniz ve hatta gelecek Darwin Ãdülleriânde bir gümüŠmadalya bile kazanabilirsiniz. Ama tüm varlıÄınızı doÄal yasalara baÄlı kalan bilimsel tahmin lehine bahse sokarsanız, muhtemelen kazanacaksınız.
Bu böyledir, çünkü sebep-sonuç iliÅkileri içeren doÄa yasaları olmasaydı, bilim adamları olayların nedenleri üzerine akıl yürütüp tahminler yürütemezdi. Mendeleyev, elementlerin geliÅigüzel olarak davranmadıklarını bildiÄi için periyodik tabloyu keÅfedebildi. Bundan dolayı, ilk canlının, kimyasal ve fiziksel olayların geliÅigüzel ve kaotik zincirlerinin arasında oluÅmadan önce kaç milyonlarca veya milyarlarca yıl geçtiÄinin konumuzla pek ilgisi yoktur. Nitekim 13,7 milyar yıl önce atomu oluÅturan parçacıkların yaratılıÅının ilk anından baÅlayarak, yaÅamın önkoÅulları ve yasaları da meydana gelmeliydi. Bundan ötürü, bili madamlarının gerçekte yaptıkları icat deÄil, sadece keÅiftir, mevcudu fark etmeden ibarettir. Bilim adamları fiziksel ya da kimyasal maddeleri ve olayları yönlendiren yasaları icat etmezler; usandırıcı gözlem ve deneylemeden sonra Lego’nun parçalarını bir araya getirerek elde ettikleri bilgilere baÄlı kalarak, azar azar bu yasaları öÄrenirler, Her yeni keÅfedilmiÅ Åeklin karakteristikleri evrenin baÅlangıcından beri doÄalarında kodlanmıÅtılar.Â
Bundan dolayı; saatin kör gözlemcileri, türlerin evrimleÅmesini gerçekleÅtiren birikimli seçilimin harika ürünlerini kör rastlantılarla açıklamak için dünyanın yaÅına ve büyüklüÄüne gönderme yaptıÄında bu sözde açıklamayı biz de körlemesine kabul etmemeliyiz. YaÅayan hücreyi oluÅturacak olan yasalar ve maddeler milyarlarca yıl ya da hayatın ortaya çıkıÅından önce vardı. O zaman, biz yaÅayan organizmaların tasarım önbilgisi ile ilgili bir açıklama istemeliyiz. Ken Harding, âBaÅlayanlar için Evrimâ baÅlıklı makalesinde genlerin yapısında kodlanmıŠolan bilginin rolünü açıklamaktadır:
“En yaygın yanlıŠanlamalar âbilgiâye baÄlı olanlardır. YaÅayan ve yaÅamayan Åeylerin arasındaki fark bilgi farkıdır: yaÅayan canlılar, kendilerini üretmek için kullanılan bilgiyi yapılarında içermektedirler. Kayalar, nasıl kaya olduklarına dair içlerinde bir talimat taÅımazlar; ama bir sinek nasıl bir sinek olacaÄına dair bir bilgiyi içinde taÅır.”
“Bilgi bir Åey deÄildir. Bir fikir gibi o da boyutsuzdur. Bilgiyi basitçe ifade edersek, farklar listesine benzer; bir Åeyle bir diÄeri arasındaki bir karÅılaÅtırmadır. Bilgi fiziksel bir özellik deÄildir. Bilgi; sadece sembollerin içlerine kodlandıÄında somutlaÅmaktadır: sıfırlar ve birler, harfler ve boÅluklar, noktalar ve çizgiler, müziksel notalar, vs. Bu bölmelerden yararlanabilmek için sonradan çözümlenmelidir. Saklanacak ya da yayımlanacak bilgi, fiziksel bir biçimin içine yerleÅtirilmelidir, kâÄıda, bilgisayar diskine, ya da DNAânın içine, tüm bu iÅlemler enerji alırlar. “
“YaÅamın bilgisi (nasıl çalıÅacaÄına iliÅkin talimatlar) biyolojik mekanizmalar tarafından okunan genlerde kodlanmıÅtır. Sonra bu mekanizmalar canlı organizmayı meydana getirmek için birlikte çalıÅan parçaları üretirler. Kendisini meydana getiren bir bilgisayar gibi, iÅlem bir döngüyü izler: bilgi bir makinaya muhtaç, makine da bilgiye muhtaç. Maki nasız bilgi, bilgisiz makine olmuyor. Bu iliÅki basit bir Åekilde baÅlayabilir ve bir kaç nesil sonra, bazı insanların, ilk baÅladıÄı yerde nasıl baÅladıÄını hiç hayal bile edemeyecek karmaÅıklıÄa dönüÅürler. DNAâda kodlanmıŠbilginin son ürünün derecelenmiÅ model görüntüsünü içeren ozalit gibi olmadıÄını tanımak gerekir; DNA’da kodlanmıŠbilgi bir reçete gibidir, belirli sırada izlenecek talimatlar kümesidir. YaÅamın karmaÅıklıÄı göz kamaÅtıran basitliÄinden ortaya çıkmaktadır. DNAânın mesajı â Bunu al, bunu ekle, sonra bunu ekle… Burada dur. Bunu al, sonra bunu ekle…â Bu hareketler, çeÅitli proteinler tarafından yapılırlar. Sonuç tamamen biyolojik âlemin karmaÅıklık ve çeÅitliliÄidir.”
http://www.evolution.mbdojo.com/evolution-for-beginners.html Â
DiÄer taraftan mesele, daha ilgi çekici hal almaktadır. Sadece yaÅayan organizmalar deÄil, ama ayrıca onların ürünleri de âkörâ evrimin sonucu olmalıdır. Â
Sadece evrenin ve modern dünyamızın baÅlangıcını ele alalım. Kimsenin dikkatinizi bunlar arasında olan olaylarla daÄıtmasına izin vermeyin. İçerisindeki her Åeyiyle birlikte bizim modern dünyamız nasıl olur da büyük bir kaotik patlamanın bir ürünü olabilir? Ãyle bir patlama nasıl olur da kütüphaneler, bilgisayar programları ve caddelerdeki tüm arabaları, en azından 14 milyar yılda yaratabilir? Åimdi, saatin kör izleyicileri, bilgisayarlarımızdaki tüm kayıtlar, icatlarımız ve teknolojik harikalarımız dâhil olmak üzere Library of Congressâdeki tüm kitapların, evet tüm insan ürünlerinin, saÄı solu belli olmayan Bay SarhoÅ Kaos ile kümülatif seçilim prensibine göre çalıÅan Bayan Kör Evrimin evlenmesinin bir sonucu olduÄunu kabul etmemizi istemektedirler. EÄer evrenin kanunları belirlenimci/deterministik ise, o zaman kütüphanelerimize, fabrikalarımıza ve evlerimize giren uçsuz bucaksız bilgi ve tasarım, Big Bang’in üretmek zorunda olduÄu ürünlerdir. Evrenin ilk anının koÅulları, daha sonra geliÅecek her Åeyin potansiyeline ta baÅtan içermesine ek olarak, aynı deterministik yasalara göre, bir gün Ay’a ayak basacak olan ve Ipod’i tasarlayacak olan insanın parmaklarını ve zekâsını yaratmak zorundaydı. İnsan zekâsı tarafından tasarlanmıŠürünlerin ufak kısmı bile, olasılık hesapları yapıldıÄında, 13,7 milyar yılı bırakalım, bir trilyon yaÅındaki evrene bile sıÄamazdı. Bunlar, ne âgeliÅigüzel deÄiÅim/mutasyonâ ve ne de âkümülatif seçilimâle açıklanabilir.
Roket bili madamı arkadaÅımın sesini tekrar iÅitiyorum. Bu melodik sesi duymazdan gelemem. Hadi hep beraber dinleyelim bu koroyu:
âSoruya kapıyı kapamak yerine, iÅlerin nasıl yürüdüÄüne kafa yormayı denemek ve öÄrenmek eÄlenceli olmayacak mıydı?  Dindar biri, yavaÅ bir tempoyla da olsa evreni tanımlamak ve daha iyi anlamak için, nasıl iÅlediÄine takılmadan evrene açık zihinle yaklaÅabilir mi? Bu anlama gayretini bir coÅku ve Allah’ı yüceltme olarak kabul edebilir mi? Ya da, sınırlı bir tanrıyı daha makul bulanlar tarafından, Tanrı öylesi sorgulamaların daha önceden belirlenmiÅ sonuçlarını içeren bir kutuya mı konmalı?â
Gizemleri kabul etme konusunda bir probleme sahip olmadıÄım için bu retorik sorulara cevap verme gereÄini hissetmiyorum. Ben kendim bir gizemim. Ama, arkadaÅıma hatırlatmak isterim ki; Tanrıâyı bir kutuya sokmaya niyetim yok. Bir kutu gördüm ve dedim ki; bu bir kutucu tarafından yapılmıŠolmalıdır. Ben hiç bir zaman kutucunun ne bu kutu içinde olduÄunu ne de onun sadece kutu yapmakla sınırlanmıŠolduÄunu iddia ettim. Aslında, kutucunun, silindirler, küreler ve benim zayıf algılamalarımın ve hayal gücümün üstünde birçok Åekiller yapabildiÄine inanıyorum.
Kör saat-izleyicisi arkadaÅlarımız, insan zekasının ortaya çıkıÅını sihirli bir an, bir mucize olarak kabul etmemizi istemektedirler. Deterministik yasaların uygulamasını ortadan kaldıran ve bütün ürünleri için olasılık hesaplamalarına karÅı dokunulmazlık güvencesi veren bir mucize! Mucize ya da sihir yüzünden, bizden milyonlarca kitabın, bilgisayar programlarının, websitelerinin, filmlerin, makinaların, elektronik aletlerin ve Wal-Mart içerisindeki herÅeyin meydana gelme olasılıÄını evrim konusunda olasılık hesapları yaparken denklemimizde yer vermememizi istiyorlar. âTanrıâdan baÅka herÅeyâ cemaatının üyeleri, evrenin deterministik doÄasını kenara atmak için kuantum dilinde bile konuÅabilirler.
Bütün Åu âTanrıâdan baÅka herÅeyciâ kiÅiler, aslında bir çok tanrıya inanıyor.
İlginçtir ki, kör saat-izleyicileri, sınırsız sayıda tanrıya inanan fanatik inananlar iken, Tanrıâya inançsızlıÄı veya Tanrıânın önemsizliÄini iddia etmekten gurur duyarlar. Onlar çoktanrılıdırlar. Her atom yaÅam için gerekli bilgiyi taÅır! Kör saat izleyicileri, bir deistin vey teistin Yaratan’a yakıÅtırdıÄı neredeyse tüm tanrısal nitelikleri farkında olmadan atomlara, maddeye ya da enerjiye yakıÅtırır. âRaslantısalâya da âkörâ ya da âaptalâ olarak niteledikleri tanrılarıyla gurur duymalarına raÄmen, bir kaç sorgulamadan sonra durumun böyle olmadıÄın görürüz. Tanrı’nın varlıÄını kabul edenlerin Tanrı hakkında kullandıkları ifadelerindeki Tanrı kelimesini “madde”, “enerji”, “kuvvet” ya da “doÄa” kelimeleri ile deÄiÅitirirseniz, kör saat-izleyicilerinin inanç prensilerine sahip olacaksınız.
- Tanrı ilk nedendir.
- Tanrı ebedidir.
- Tanrı bilginin kaynaÄıdır.
- Tanrı herÅeyi yaratandır.
- Tanrı yaÅamı yaratandır.
İnsan zekâsının ve bu makale dâhil modern dünyamızın, bu kutunun dıÅında, evrendeki yasalarla sınırlanmayan bir Tanrı tarafından tasarlanıp varedildiÄini kabul etmek; bunların kör ve aptal biçimde hareket eden atomlar tarafından yaratıldıÄını kabul etmekten daha basit ve makuldür. Sihirbazın Åapkasından çıkan tavÅanın havadakik moleküllerden yaratıldıÄına inanmayı, evrenin hiçlikten geldiÄine ve sonrasında bu gezegenin ve üzerindeki akıllı yaÅamın kör bir Åekilde yaratıldıÄına inanmaya tercih ederim.
Occamâın Jileti eÄer her teze karÅı keskin ise, atomların yoktan veya “singularity” denen ne idüÄü belirsiz bir noktadan ortaya çıkması tezini teziyle birlikte milyarlarca yıl sonra onların bir kaç milyar tanesinin, yine atomlar gibi yoktan ortaya çıkan yasalara uyarak Dawkinsâin beyni biçiminde evrimleÅmiÅ olduÄu tezini de traÅlaması gerektiÄine inanıyorum.
Bazı ateistler “Gökte Görünmeyen Mor İnek” örneÄini vererek yanlıŠbir tartıÅmaya sıÄınabilirler⦠Evet, bu komik bir örnek, ama ikna edici deÄil… Akıllarınca, Akıllı Tasarımcı için yaptıÄımız felsefi tartıÅmayı Mor bir İnek ile eÅitliyorlar. Bu ucuz bir lafazanlık, tartıÅma konumuzla alakasız. Ãünkü, tasarımın ve doÄa yasalarının varlıÄı ve karakteri Akıllı bir Tasarımcı’ya iÅaret ediyor. Akıllı Tasarımcı, çeÅitli dinler tarafından sunulan tariflerden baÄımsız ve onlardan etkilenmeyen ontolojik bir zorunluluk⦠Sebep-sonuç iliÅkisi açısından makul olan mantıksal bir çıkarsamayı, göÄün varlıÄından Mor bir İnek çıkarsama ile bir tutmak müthiÅ bir hayal gücünün iÅaretidir. Ne gökyüzünde kuyruklarını sallayıp taklalar atarak gübre üreten Mor İnekleri, ne de ineklerin memelerini ve boynuzlarını tutarak danseden Turuncu Ateist Cowboyları görecek kadar keskin gözlere sahibip deÄilim ama bu evrenin her atomunda, her molekülünde ve her organizmasında tasarım ve zekânın iÅaretlerini görebiliyorum.
Biz, dindar insanların bilimsel ve felsefi sorgulamayla ilgili sorunlara sahip olma eÄiliminin nedenini anlamaktayız, ama neden birçok bilim adamı âTanrı olmasın da ne olursa olsunâ fanatiÄi durumuna gelmiÅlerdir? Bunun sebebi, tanrıları adına evrim teorisine karÅı çıkan dindar yobazların ürettikleri komik tezler ve tartıÅmalar olabilir. Ateistler, bu konudaki temel sorulara bir cevap oluÅturacak ufak bir adım dahi atmadılar. Evrenin ya da tekilliÄin (singularity) sebebi nedir? Evrendeki belirli olan kütle miktarına K dersek neden evrende K miktar kadar kütle var; neden daha fazla ya da az deÄil? Evrendeki kütlenin tam miktarını ya da atomların/parçacıkların/enerjinin tam olarak miktarını Kim ya da Ne belirledi? (Bütün evren homojen olsaydı bu soruyu sormayacaktık.) Hayat için gerekli olan alabildiÄine duyarlı sabit sayıların oluÅması için olasılık nedir? Evren sonsuz zamana mı sahip? Sonsuz evrenler mi var? Sonsuzluk gerçekten sonsuz ihtimale mi gebedir? Neden bir Åey var? Evren neden yasalara göre iÅliyor? Hatta rastlantı bile belli yasaları izliyor? Canlı varlıklar neden mutasyona eÄilimliler? Bilimadamları belki bu soruların ve cevaplarının bilimin sınırları dıÅında kaldıÄına inanıyor olabilirler. Bu ve daha nice soruyu cevapsız bıraktıkları halde, atomların yapısından insan beynine ve ürünlerine kadar evrenin ve canlıların evreminin Allah’ın varlıÄına ihtiyaç duymadıÄını nasıl ileri sürebilirler?
Sizinle bilimadamı arkadaÅımın sesini tekrar paylaÅmalıyım:
âAslında bu soruları (sonuncusu hariç) düÅünen birçok bilim adamı vardır ve çoÄu ya da bir kısmı ateist olabilir. Bu önemli mi? EÄer bir ateist araba kullanırsa, bunu inanan kiÅinin yapmaması gerektiÄi anlamına mı gelir? Son soruya gelince: inançlı insanlar, hayatın ve evrenin gözlemlerini açıklamak için Tanrıâya ihtiyaç duyulmadan formüle edilmiÅ teorilerin ve evrenin Tanrıânın olmadıÄını ispatlayacaÄından mı korkmaktadırlar? Bence çoÄu anti-evrimcinin korktuÄu nokta budur. Bu, Tanrıânın var olmasını gerektiren harici delile ihtiyaç duyan imanlarının zayıflıÄını açıÄa vurmaktadır.â Â
İyi ama yukarıdaki eleÅtiri beni ve diÄer ârasyonel tektanrıcılarâı baÄlamıyor, zira Tanrı’nın varlıÄı konusundaki kanaatim, kutsanan bir kelime olan âinançâ (faith) ile gizlenen ama aslında âkelle sayılarına uymakâ ya da “çevreyi taklit etmek” veya âhüsnükuruntuları tatmin etmekâ için bireyi zorlayan duygulara dayanmıyor. Tanrı’nın varlıÄı konusundaki kanaatim ve bilgim zamanında o duygulardan etkilenmiÅ olsa bile, Ateistler için 19 Soru adlı bir kitapta paylaÅmayı düÅündüÄüm çok sayıdaki bilimsel delile ve felsefi çıkarsamalara dayanmaktadır.
Biyo-dünyada hayatı çiftleÅtirebiliriz ya da kopya edebiliriz, ama bilgisayar teknolojimizdeki gibi inorganik dünya içerisine, bu biyolojik montaj hattını taklit edememekteyiz. Bir bilgisayarın baÅka bilgisayarlar doÄurduÄunu daha görmedik. Belki de üretim teknolojisindeki geliÅmelerle günün birinde buna tanık olacaÄız. Gelecekte, bir bilimadamının RASLANTISAL MUTASYONLAR ve KÃMÃLATİF SEÃİLİM YOLUYLA bilgisayarların çoÄalmasını geliÅtirecek bir metod keÅfettiÄini varsayalım. Bu BASİT iŠİNANILMAZ BİR DEHANIN ÃRÃNà olarak alkıÅlanmıyacak mıydı? Ya “doÄa” inorganik materyalleri bu Åekilde karakteristiklerle yaratmıŠolsaydı ne olurdu? Böyle bir “yaratılıÅın” akıllı tasarım gerektirmediÄine mi karar verecektiniz? Buna âraslantısal mutasyonlarla geliÅen ve çoÄalan bilgisayarlar Tanrıânın dehasını ve yaratılıŠsürecine müdahelesini tamamıyla yanlıÅlamaktadırâ cevabını mı verecektiniz? Peki kendi zekana ne dersin? Sen doÄanın bir ürünü deÄil misin? Senin gibi zeki bir adam nasıl olur da aptal bir iÅlemin sonucu oluÅabilir?
Akıllı tasarım evrimin her anı ve noktasındadır (71). İnanılmaz Åekilde karmaÅık olan akıllı saat-saat-izleyicileri ve kör saat-izleyicileri dahil olmak üzere karmaÅık organizmaları ve yaratıkları üretebilen inanılmaz Åekilde basit montaj hatlarını tasarlayan akıllı bir güç ve bilgelik vardır. DoÄa kitabındaki Akıllı Tasarımın izleri paradoxal bir durum arzeder: 19 sayısı 74′te ne kadar açıksa o kadar açık ve 19 sayısı 74′te ne kadar gizli ise o kadar gizlidir. Â
Bilimadamı arkadaÅımın sesine son bir Åans olarak bir kez daha kulak verelim:
âBelki imza, eÅyanın çalıÅma biçimindeki güzel sanatı algılamamızda bulunuyor. Numerolojik referanslarını bilmiyorum âçoÄu seyirci kafalarını kaÅıyor olabilir ve ne olup bittiÄi hakkında meraka kapılmıŠolabilirâ
Evet, gerçekten olabilir. Seyircilerin kafalarını kaÅımasına izin ver. Kim bilir, yeteri kadar meraklıysalar, peyniri tattıktan sonra bifteÄin kokusunu da alacaklardır ve benim nümerolojik referansımla iligili neyi kastettiÄimi anlayacaklardır. Sonuç olarak, âüzerinde ondokuz vardır.â
NOT:
DoÄduÄum ülkede yaÅayan ve kendini mehdi sanan bir tarikat Åeyhi Evangelist Hristiyanların ve Discovery Enstitüsü’nün kitap ve broÅürlerini kopyalayıp yayarak İslam’a ihanette bulunuyor. Evrim teorisi Kuran’daki birçok ayetle desteklenir. Nitekim bunları Quran: a Reformist Translation’deki dipnotlarda tartıÅtım. ÃrneÄin, 15:28-29; 24:45; 32:7-9; 71:14-7 ayetlerine bakınız.
Evrim teorisi Darwin’den çok önce Müslüman bilimadamları tarafından savunuldu. ArkadaÅım Dr. T.O. Shanavas, Islamic Theory of Evolution: the Missing Link Between Darwin and Origin of Species adlı kitabında İbni Sina, İbni RüÅd, Muhammed el-Razi, İbni Haldun, ve Ebu Bekir bin Tufeyl gibi birçok Müslüman bilimadamı ve filozofun kitaplarından örnekler verir ve Darwin’in ilhamını Müslüman bilimadamlarından etkilenen babası Erasmus Darwin yoluyla aldıÄına delliller sunuyor. Darwin, meÄerse çaÄdaÅı olan karÅıtları tarafından “Barbar Muhammediler”den etkilenmekle suçlanmıÅâ¦
Günümüz Müslümanları o kadar gerilemiÅler ki bir zamanlar dünyanın dönmediÄini iddia eden doÄmatik Hristiyanların hurafelerini Allah’ın sistemine karÅı savunuyorlar. Bu bir trajikomedidir.